Çok sık olmaz bu uyanış anı. Bugün okuduğum bir makalede önüme çıktı, ahh tamam bu dedim, pratikte uyguladığım teoride tam olarak adlandıramadığım , ismini koyamadığım anların literatürde tanımı bu olmalı.
Şimşek gibi beynin en dip noktalarına akan gerçekler. Düşünerek bulunmaz ancak aniden gelir ve geldiği anda tüm vücudunu sarar, ruhunu sıkıştırır, sanki kavgalı olduğun kendinle yeni barışmış gibi mutlu ama biraz da şaşkın. Anlık bir uyanma, anlık bir aydınlanma yaşayarak baskı altında olduğun konu neyse veya çözemediğin neyse klik eder , eksik taş yerine oturur.. Müthiş bir rahatlama. Yaşamayan yoktur herhalde bu duyguyu ? Bir nevi yanılsamadan kurtuluş anı, hemen arkasından gelen o kabulleniş… Benzer duyguyu nefes egzersizi yapanlar iyi bilir, Timus sıkışması ve uyluk kasılması aynı anda olunca nefessiz kalırsın, gidip gelirsin ve aydınlanırsın işte tam o anda
Basit bir şeye karşı da, çok büyük bir şeye karşı da sıklıkla başımıza gelir, o an belki anlamayız ama , öyle bir an gelir ki tamam işte bu deriz. Olumsuz düşünceleri uzaklaştırarak zihnimizin üzerindeki baskıdan ve negatif hislerin yıkıcı etkisinden kurtuluruz o an.
”Cognitive liberation ‘‘ kişinin anlık aydınlanma halinde aslında baskı altında hissettiği, özgür olmadığı gerçeği ile yüzleştiği, o müthiş eşik, uyanma , işte o farkındalık hali.. Muhteşem değil mi ?? Bu ve buna benzer zihinsel aydınlanma anları ne kadar da etkileyici
”BİLİŞSSEL ÖZGÜRLEŞME” tanımı geliştiren ”Doug Mc Adam’a göre bu anın 3 ayrı component’ ı var :
1- Hayır , bu doğal değil,
2- Bunu istemiyorum,
3- Vee Değiştireceğim
DAVİD HUME
Kant, David Hume ‘nin bir eseri var ve okuyunca böyle bir durum yaşadığından bahsediyor. Kant’ın aydınlanma nedir sorusuna cevap adlı makalesi de bu bağlamda ”Sapare Aude ” Aklını kullanma cesaretini göster der. Makalenin tamamını okuyunca etkisi daha da büyük oluyor.
Hume akıl yürütmeyi 2 türe ayırır:
Örnek olarak sebep ve sonuç hakkında yargılardır. Motivasyonumuzun kaynağı haz peşinde koşma ve acıdan kaçma dürtüsüdür.. Bir hedefi takip etme motivasyon gücünün her zaman tutkudan geldiği ve aklın yalnızca o hedefe ulaşmak için en iyi araçları bize bildirdiği bir resim çiziyor.
-2.kısımda aklın tek başına eylemleri motive edememesi nedeniyle akıl ve tutku arasında gerçek bir çatışma olmadığı. Akıl yalnızca tutkularımızın belirlediği amaçlara hizmet edebilir. irade gücüne sahip olan kişi aklının tutkularının fethettiği kişi değildir. Bunun yerine güçlü irade olmak şiddetli tutkular yerine öncelikle sakinlikten etkilenen bir iradeye sahip olmak anlamına gelir.
Ps: Olmazsa olmazım :)) Her konuda fikrimi beyan etmezsem ölürüm…..Mutlak özgürlük mümkün değil var oluşumuza aykırı bir kere, gezegenler bile bağlıyken… Nihai özgürlük dersek o da ancak ölümle mümkün… O AYDINLANMA ANLARININ , FARKINDALIĞININ GETİRDİĞİ ESİNTİSİYİ, FERAHLAMAYI SEVİYORUM ORASI AYRI..
Bilişsel özgürleşmeye giden yolda “Cognitive Defusion” a da odaklanmak lazım.
Liberation mevcut durumu kabul etmeme ve değiştirilebilir olduğunu düşünmek, Defusion düşünceyi yalnızca bir düşünce olarak görmek ve onunla mücadele etmemek… Her iki durumda da zihni özgür bırakmak sonucuna varabilriz haklısınız.
Maillerinizi kontrol eder misiniz? 5 kez mesaj attım bir sorun var sanırım
Evet ne yazık ki spama düşmüş, sorunuzu cevapladım, lütfen mesaj kutunuzu kontrol edin.